10 Ekim 2007 Çarşamba

Cinler Ve Şeytanlar



Cinler hacmi ve kütlesi olmayan, ışınsal varlıklardır. Manyetik akım ve enerji ile hareket ederler. Vücut yapılarından kaynaklanan hızları, engelleri aşmada kendilerine üstünlük sağlar. Yeryüzünde ve gökyüzünde yaşarlar. Akıl ve irade sahibidirler. Yaşarlar ve ölürler. Erkeği ve dişileri vardır. Halk dilinde cinler erkek, periler de kadın olarak kabul edilir. Zamanımızda cinler, uzaylılar olarak düşünülmektedir.
Cinler birçok inanışta ve semavi dinlerde varlığı kabul edilen ruhani varlıklardır. Onlar da Allah’a ibadet etmek için yaratılmışlardır. Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.” (Zariyat / 56)Peygamberimiz aynı zamanda cinlere de peygamber olarak gönderilmiştir. “Hani cinlerden bir gurubu, Kur’ân’ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Kur’ân-ı dinlemeye hazır olunca birbirlerine: “Susun” demişler, Kur’ân’ın okunması bitince uyarıcılar olarak kavimlerine dönmüşler. Ve kavimlerine: Ey kavmimiz! Doğrusu biz Musa’dan sonra indirilen, kendinden öncekini doğrulayan, hakka ve doğru yola ileten bir kitap dinledik. Ey kavmimiz! Allah’ın davetçisine uyun. Ona iman edin ki Allah da sizin günahlarınızı kısmen bağışlasın ve sizi acı bir azaptan korusun.” (Ahkâm / 29- 31)
Kur’ân-ı Kerim’de 88 yerde şeytan, 32 yerde değişik ifadelerle cinlerden bahsedilir. Cinlere ait özel bir sure vardır. Adı da : “Cin suresidir.” Onların ateşten yaratıldığı beyan edilir ve şöyle denir: “Cinler de zehirli ateşten yaratılmıştır. (Hicr / 27) Burada belirtilen zehirli ateşten kasıt, özel bir ateştir. Bizim bildiğimiz manada bir ateş değildir.
Cinler, Hz. Süleyman zamanında bilimsel ve sanatsal ekinliklerde bulunmuşlar, medeniyete katkı sağlamışlardır. Orduda yer almışlar, ustalık, dalgıçlık, yapmışlar; heykeller, büyük havuzlar, kazanlar meydana getirmişler; laboratuar düzeyinde çalışmalar yürütmüşler, teknolojinin ilerlemesine yardımcı olmuşlardır. Bu konu Kur’ân-ı Kerim‘de şöyle anlatılır: “Allah’ın izniyle cinlerden bir kısmı, Hz Süleyman’ın emrinde çalışırdı. Onlar Hz. Süleyman’a kalelerden, heykellerden, havuzlar kadar geniş leğenlerden, sabit kazanlardan ne dilerse yaparlardı. (Sebe / 12- 14) Bugün dünyada bulunan, o devirler de Nâsıl yapıldığı hala çözülemeyen, M.Ö. sine ait harikuladeki sanatsal yapıların yapımında acaba cinlerin katkısı mı vardır?
Cin ayrı şeytan ayrı değildir. Yaratılış itibarı ile aynıdır. Şeytanlar İblisin zürriyetindedir. İblis ise cinlerdendir. O, Allah’ın emrinden çıkmış, Hz. Âdem’in yaratılışını kabul etmemiş, Onun lanetine uğramıştır. Cinler ile şeytanlar arasındaki fark, iman edip etmemeleri yönündedir. Cinlerden mümin ve kâfir olanlar vardır. Şeytanlar ise kâfirdir.
Cinler, insanlarla iletişim kurup onlara asılsız gerçeğe uymayan fikirler aşılarlar. Kalplere kötü duygular verirler, kötülük tohumları ekerler. İnsanın vücudunda kanın dolaştığı gibi dolaşırlar. İnsan vücudu kişiden kişiye değişen hassasiyette yaratılmıştır. İnsanın manyetik akım alan vücut bölgeleri vardır. Bazı insanlarda bu bölgeler daha hassastır. Cinler insanın beynine, aklına, düşüncesine ve sistemine nüfuz ederek oraları tesir altına alırlar. İnsan vücudunun ürettiği enerci ve elektrik akımını düzensiz hale getirirler, kişi psikolojik hasta haline gelir. Korku, endişe ve ürperti içindedir. Şeytanlar ise insanın inanç merkezlerine etki ederler. İnsanı yasak ve haram bölgelere götürürler. Suça teşvik ederler. Burada devreye yaratılıştan metafizik âlemle irtibatı olan büyük âlimler ve dualar devreye girer. İnançlarını yaşayan, Allah’a sığınan insanlar üzerinde şeytanların ve cinlerin etkisi yoktur.
Peygamberimizin cinlerin etkilerine karşı Ayetel- kürsü ile Felak ve Nâs surelerini okuduğu rivayet olunmuştur. Kur’ân-ı Kerim’in son suresi olan Nâs suresinde şöyle buyrulur:“
O sinsi vesvesenin şerrinden, O ki insanların göğüslerine fısıldar. Gerek cinlerden, gerek insanlardan olan bütün vesvesecilerin şerrinden Allah’a sığınırım!” (Nâs / 4-6).
Işınsal olmaları nedeniyle göremediğimiz, mahiyetini kavrayamadığımız gizemli varlıklar olan cinler, ışığın enerjiye dönüşmesinde sağlanacak gelişmelerle, daha iyi bilinebilirler, onlar ile ilgili sır perdesi de ortadan kalkabilir.

Hiç yorum yok: