29 Nisan 2008 Salı

Mevlit Kandili



/>
Peygamberimiz, Miladi takvime göre 20 / Nisan / 571 yılında, Kameri aylardan Rabiulevvel ayının 12. Pazartesi günü Mekke’de dünyaya gelmiştir. Onun doğumu insanlığın kurtuluşu ve aydınlık bir geleceğin başlangıcı olmuştur.

Peygamberimizin doğduğu asırda dünyada cehalet- zulüm ve haksızlık vardı. Güçlü olan daima haklıydı. İnsanlar köle pazarlarında mal gibi alınıp satılıyor, kadın değersiz ve uğursuz sayılıyordu. İçki aşırı drecede içiliyor, gelecek fala bakılarak belirleniyordu. Mal ve can güvenliği yoktu.

Canab-ı Hak, insanoğlu doğru yoldan saptığı zaman onları hidayete sevk edecek mutlaka bir peygamber göndermiştir. Hz. Muhammed (s.a.v.) de böyle bir atmosferde dünyaya gelmiştir.

“Meryem oğlu Hz. İsa şöyle söylemişti: Ey İsrail oğulları! Ben size gönderilen Allah’ın bir peygamberiyim. Benden önce Tevrat’ın tasdikçisi- Benden sonra gelecek bir peygamberin müjdecisi olarak gönderildim ki, o peygamberin ismi Hz.Muhammed’dir.” (Saf/6)

O, Âlemlerin Rabbinden Âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Kendisine peygamberlik ğörevinin verilmesiyle asırlara sığmayacak inkılâpları kısa bir zaman içersinde gerçekleştirmiştir. Dünyaya insanlık-adalet ve medeniyeti getirmiştir.

O, yüzyıllarca gerçekleştirilemeyen hukuku-hürriyeti-eşitliği-demokrasiyi ve insan haklarını bir solukta dünyaya yerleştirmiştir. Cehalet asrı, saadet asrına dönüştürmüştür.

Peygamberimiz sadece bir kavme bir millete peygamber olarak gönderilmemiştir. O, bütün insanlığa gönderilen evrensel bir peygamberdir.
“Biz seni bütün insanlığa müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik”.(Sebe/28)
Bütün insanlık âlemine rehber olarak gönderilen bir peygambere ümmet olmak bizler için ne büyük bir şereftir.
Bütün varlıklar onun dünyaya gelişini coşku ve sevinçle karşılıyor. Süleyman Çelebi onun dünyaya gelişini şöyle tasvir ediyor:
“Yaratılmış cümle oldu şaduman,
Gam gidip âlem yeniden buldu can.

Cümle zerrati cihan edüp nida,
Çağrışu ben dediler ki merhaba,

Merhaba ey! Ali sultan merhaba,
Merhaba ey! Kani irfan merhaba.”

İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen sevgili peygamberimizin doğum yıldönümünü kutlamak, onun yüksek ahlakını anlamak ve onun sünnetine uymakla mümkün olur.
Bu gece Müslümanlar arasında büyük bir coşku ile kutlanmakta, sevgili peygamberimiz derin bir saygı ile anılmaktadır. Onun ahlak ve fazilet dolu hayatını öğrenmek ve kendimize örnek almak en asli gayemizdir. İşte o zaman onun sevgisini ve hoşnutluğunu kazanabiliriz.

Kandil geceleri İslam’ın ilk zamanlarında yoktu. Hicretin üçüncü asrından sonra kutlanmaya başlanmıştır. Türklerde ise ikinci Selim’den itibaren kutlanmış, minarelerde kandiller yakılmıştır. Bundan dolayı böyle mübarek gecelere kandil gecesi denilmiştir.

Peygamberimizin dünyaya teşriflerini anarken onun üstün şahsiyetini ve güzel ahlakını tanımaya, getirdiği evrensel mesajı anlamaya çalışalım. Mevlit kandilinin aydınlığı ile gönüllerimizi aydınlatalım.

Gününüz aydın olsun! Gönlünüze huzur dolsun! Duanız kabul olsun! Kandiliniz mübarek olsun!

Hiç yorum yok: